tag:blogger.com,1999:blog-59809264133489870592024-03-05T08:11:15.143-08:00siyahpusulasiyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.comBlogger41125tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-46248834408705976142013-01-31T02:00:00.000-08:002013-01-31T02:00:02.926-08:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqEsp81sexCDF4bBfznLeI6Gvo-lQTJlK2lOh0ZFlMYc-lE-xpFRfEZB-OxkEq-UNzMXSPwli-6zA_0E9KyeHuwvRH1QLEtiokpvagA7N80B3MGn56bndHvrk6ktPYhos5_EZgjpOJi95T/s1600/cizgiyorum(3).jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="241" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqEsp81sexCDF4bBfznLeI6Gvo-lQTJlK2lOh0ZFlMYc-lE-xpFRfEZB-OxkEq-UNzMXSPwli-6zA_0E9KyeHuwvRH1QLEtiokpvagA7N80B3MGn56bndHvrk6ktPYhos5_EZgjpOJi95T/s320/cizgiyorum(3).jpg" width="320" /></a></div>
<span style="color: black;">``Her akşam yatmadan önce Tanrı`ya bana bir
bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı`nın çalışma tarzının bu
olmadığını anladım. Ertesi gün gittim ve kendime yeni bir bisiklet
çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı`ya günahlarımı affetmesi için
dua ettim.``</span>siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-12638021526752533122010-04-16T10:39:00.000-07:002010-04-16T10:59:06.101-07:00Fazla Süslemeden Yaşamayı Bilmeyenler Okumasın<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSd6G5jQqwbT0poKNiIVb5qIhWgynrrVHfA8JtgNO2CSpneDN1WZC3PrBBHEnh2G3VCUhljHerE3Wit3ZSEEpYEMvLvRxDo5Buw4pXTsJ5KZYclgtNcHnLvMSjY-SfKqaEzxp4aHnZGU5o/s1600/marko_bukowski1.jpg"><img style="float: left; margin: 0pt 10px 10px 0pt; cursor: pointer; width: 210px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSd6G5jQqwbT0poKNiIVb5qIhWgynrrVHfA8JtgNO2CSpneDN1WZC3PrBBHEnh2G3VCUhljHerE3Wit3ZSEEpYEMvLvRxDo5Buw4pXTsJ5KZYclgtNcHnLvMSjY-SfKqaEzxp4aHnZGU5o/s320/marko_bukowski1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5460795343060230530" border="0" /></a><br /><span style="font-weight: bold; font-style: italic;">Bukowski'yi Anlamak</span>...<br />Rahmetlininde anlaşılır olmak gibi bir tasası olduğunu sanmıyorum ya neyse...<br />Liseye ilk başladığım dönemlerde okumaya başladığım "içtim, siktim, sıçtım, kustum" ifadelerinin dışında pekte birşey anlamayıp iğrenç bulduğum bu alkolik şair amcamız yinede kitaplığımdan eksik olmadı hiç.<br />Bir kelimesi uğruna tüm kitabı okuyup <span style="font-style: italic;">"off yaaa bir daha asla okumayacağım bu iğrenç herifi"</span> deyip deyip sonrasında tekrar tekrar okuduğum ve anlamak için çaba sarfettiğim bu adamı yazık ki daha yeni yeni anlıyorum...<br />Birazcık zihnimi özgür bırakıp, önyargılarımı bastırmaya çalışınca elindeki ucuz şarap şişesiyle sırıtıverdi karşımda...<br />Gittim aldım kitabını raftan... Yine zorlansamda bu kez farklı bir dilden okumaya çalıştım...<br />Okuyucunun kitabı değil; kitabın okuyucuyu seçtiğine inanlardan birisi olarak, daha önce Bukowski'yi hiç okumadığımı farkettim... Okumamış, kitap okumayı taklit etmişim yalnızca...<br /><br /><span style="font-style: italic;">"Acı öldürebilir ya da</span> <span style="font-style: italic;"><br />hayata tahammül gücü verir.</span> <span style="font-style: italic;"><br />Ama huzur hep korkunçtur.</span> <span style="font-style: italic;"><br />En kötü şeydir huzur.</span> <span style="font-style: italic;"><br />Yürümek</span> <span style="font-style: italic;"><br />Konuşmak</span> <span style="font-style: italic;"><br />Gülümsemek</span> <span style="font-style: italic;"><br />Varmış gibi yapmak"</span><br /><br /><span style="font-style: italic;">"yalnız kalmaktan hoşnut biriydim eskiden</span><br /><span style="font-style: italic;">şimdi yıkıldı duvarlarım,</span> <span style="font-style: italic;"><br />herşeyin kenarları var"</span> <span style="font-style: italic;"><br /><br />"serserilerin yanında rahatımdır, çünkü bende serseriyim.<br />Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem.<br />Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam."</span><span style="font-style: italic;"><br /><br /></span><span style="font-style: italic;">"sadece sıkıcı insanlar sıkılır.<br />sadece yalnış bayraklar dalgalanır.</span> <span style="font-style: italic;"><br />size tanrı olmadıklarını söyleyen insanlar aslında aksini düşünürler."</span><br /><br />satır aralarında gizlenmiş hüznü ve o hüznün neden olduğu isyanı anlamak, bir acıyı içinde duvarlar oluşturup o duvarlara çarpa çarpa kanatmak... tam kabuk bağlayacakken tekrar acı çekmekten duyulan o korku nedeniyle o kabuğu söküp atmak yerinden... tekrar ve tekrar...<br />uzaklaşmak ve belki de kaçmak insanlardan.<br />ve<span style="font-style: italic;"> "nefret ediyorum"</span> demene rağmen yinede sevmek, sevmeye çalışmak insanları.<br />sen ayyaş pis moruğun tekisin Bukowski...<br />Şarap lekeli atletinide, senide seviyorum...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-69647130284919201402010-04-13T00:46:00.000-07:002010-04-13T01:47:02.213-07:00AVATAR<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiS55zdqMcJQr5wQ-RIaWgF_fNdbxTKza55bNGaGPpg90OrKa0g1UpzlsqkM4YQxMxgxb2Ja5SuwdqvRSR8nUEQ03FWspoTsEN0_Q9aKV6CvrT9yjaaNoYVo-M_L5vh-QKiFONkOpu9-JLV/s1600/avatar-film-afis.jpg"><img style="display: block; margin: 0px auto 10px; text-align: center; cursor: pointer; width: 255px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiS55zdqMcJQr5wQ-RIaWgF_fNdbxTKza55bNGaGPpg90OrKa0g1UpzlsqkM4YQxMxgxb2Ja5SuwdqvRSR8nUEQ03FWspoTsEN0_Q9aKV6CvrT9yjaaNoYVo-M_L5vh-QKiFONkOpu9-JLV/s320/avatar-film-afis.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5459540864372734370" border="0" /></a><br />Bir süreden beridir Avatar hakkındaki düşüncelerimi şekillendirmeye çalışıyordum... Bence bu filmi birden çok izlemek gerekiyor.<br />Bizlerin teknolojinin nimetlerinden sonuna kadar faydalanmamızı sağlarken, hayalgücümüzü harekete geçirip vücudumuzdan ışıklar çıkmasına sebep olmasının, mühteşem ötesi görselliklerinin ve renk uyumlarının olduğu bu filmi ilk izlediğimde pek bişey anlayamamışım.<br />Çok etkilendiğim, eline şeker tutuşturulmuş bir çocuk edasıyla filmin sonunda suratımda way be tarzında bir ifade oluşmuştu.<br />Sonrasında tekrar tekrar izlediğim bu filmi geçenlerde üstelik bir yolculuk sırasında herkes birbirinden alakasız bir durumdayken ben elimde kumandayla beynimde şimşekler çakarak izledim... Filmin bilinçaltlarımızla oynadığını düşünüyorum.<br />Haksızda olabilirim ama günümüz şartlarında ideolojik-siyasi mesajlar içeren filmlere pek güvenemiyorum. Sonuçta bence, kapitalizmin beslendiği en büyük kaynak bilinçaltlarımız. Farkında olmadan yerleştir, zamanı gelince patlat.<br />Zira işin içine Amerika girince "acaba" demekten kendimi alamıyorum...<br />Avatar'ın artılarını sinema izleyicileri-eleştirmenleri ya da yapımcıları öve öve bitiremediler. Ben övgü kısımlarına pek girmeyeceğim bu nedenle...<br />Kafamdaki ikilemleri belirli bir sıraya koyamasamda aktarmaya çalışacağım...<br />Fazla kuşkucu davranıyorum belkide altı üstü bir film otur izle işte... iyi ama filmin amerika'da gösterime girdiği salonlarda reklam aralarında Netional Guard'ın (Amerikan ordusunun yedek birlikleri) yeni elemanlar almak için "ulusumuz, başarısızlığa uğramayacağım, yenilgiyi asla kabul etmeyeceğim, Tanrı amerikayı korusun tarzında düşünce yeteneğinden yoksun gaza gelmeye meyilli amerikalıları coşturarak filme start vermeleri düşündürücü bir durum...<br />Eee ne yani?<br />Yanisi filmin ilerleyen sahnelerinde 2154 yılında hatta dünya dışında da hala amerikanın bir yerleri sömürebilecek güçte olduğu ya da olacağı mesajı verilmiş olmuyor mu?<br />Oha bağlantıya bak diye düşünebilirsiniz. Bilinçlerimizin çağrışımlara açık olduğunu inkar edemeyiz değil mi?<br />Ya da ben bu Emperyalist mesajı fazla kastığım için bulmuş oluyorum.<br />Doğaya yabancılaşmanın, kadın-erkek ilişkilerinde erkek egemen toplumunda sözüm ona eleştirisi yapılırken bu eleştirilerin tamamiyle yüzeysel olduğu kanısındayım...<br />Adamlar son teknoloji aletlerle Na'vilere saldırırken barışçıl ve doğaya kardeş bir halk ellerindeki yaylar ve oklarla ne olursa olsun doğanın yanındayız ondan vazgeçmeyeceğiz mesajı verirlerken çokta traj-komik bir sahne oluyor. Oklarımız yetmezse ve yeterince iyiysek tanrı yanınızda olacaktır mesajıda yüzeysel ve kirliliğin içinde anlamsız kalıyor... Na'vi halkının dini liderleri her ne kadar bir kadınsada yine egemen olan erk-tir... Erkek egemen toplum bu Kapitalist bilinçlerimizi hiç rahatsız etmiyor değil mi?<br />Aslında bir şey daha beni rahatsız etmiş durumda... Bir çok rahatsız olduğum fakat hala flu bir düşünce olarak kalacağı için diğerlerini geçiyorum...<br />Her neyse...<br />2154... Pandora'da Na'vi halkı... Doğayla kardeş... Kendilerini savunmak zorunda kalmadıkça saldırgan değiller.... Çok zekiler... 3-4 metrelik boyları var ama kabiliyetsizler öyle mi?<br />Nedense Amerikan rüyası beyaz adam yine zor olanı başarıyor hatta bu kez dünyayıda aşarak Na'vili kardeşlerine ulaşıyor. Na'vilere ait bir efsaneyi Amerikalılara mal ederek Torok makto oluyor. Tanrı beyaz adamı kutsasın...<br />Gözümden daha önce kaçan bir ayrıntı... Felçli beyaz adamımız dünyada bir hiçken Na'vide pop stardır. Siz olsanız kimden yana olurdunuz. Bir efsane, bir kral mı yoksa, ordan oraya savrulan yarı felçli bir gazi mi? bence asıl gerçekliğimiz ruhlarımızdaki öz bu... kendi hayallerimiz ne olursa olsun çıkarlarımızla örtüşüyorsa her hangi bir öz benliğide kabul edebiliriz. Özünde sevgi, aşk ya da dürüstlük olduğu için mi bir Na'vi oldu askerimiz.<br />Emperyalis-Kapitalist sisteme bir eleştiri gibi görünsede bu eleştiri at gözlükleri takmış ideolojik bir mistifikasyondur...<br />Sonuçta kendisine yalan söyleyen tek canlı türü insandır...<br />Hadi kalın sağlıcakla...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-68326793353695755252010-04-12T03:02:00.000-07:002010-04-12T03:29:56.385-07:00neden olmasın?<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcT3ClYKZ90GLlQ1SW10aSPe7JHj4Nhr1-WbInip1uO85GUfAstQu56RAbXQjuEsa3_6ZoCKanfnx9Zhh-WySep946mTnxww3QRDKPcFc4smAMOYm86iuHNvJBlG4c-uJqJWslLln12f4T/s1600/splash2.jpg"><img style="display: block; margin: 0px auto 10px; text-align: center; cursor: pointer; width: 279px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcT3ClYKZ90GLlQ1SW10aSPe7JHj4Nhr1-WbInip1uO85GUfAstQu56RAbXQjuEsa3_6ZoCKanfnx9Zhh-WySep946mTnxww3QRDKPcFc4smAMOYm86iuHNvJBlG4c-uJqJWslLln12f4T/s320/splash2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5459196291103257522" border="0" /></a><br />uzun zamandır yine ortalarda olamayışımın yine kendimce haklı ama çokta geçerli olmayan nedenleri vardı... Aslında hala var... Ama yazmak isteği karşı koyamadığım bir dürtü bugün benim için...<br />Değişik kültürleri tanımak, değişik insanlarla karşılaşmak, onların içinde kendime ait yeni bir ben bulmaya çalışmak ve belkide arkasından yeni acılar ve yalnızlıklar kazanmak...<br />Bir dostum "seni aslında besleyen şey acı" demişti... Belkide haklıydı... Acılar olmasaydı yaratıcı olamazdım...<br />Cebimde çiğnediğim bir sakızın kağıdı, kahvesini içtiğim yerin bir kartı, yırtılmış bir peçeteye göz kalemimle yazdığım bir telefon numarası, yerden aldığım kuru bir yaprak... işte hayat içerisinde tüm biriktirebildiğim bunlarmış gibi görünsede ben daha derinlerinde örneğin o yaprağın bana çağrıştırdıklarıyla neler görüp hissettiğimi, beni farklı alanlarda düşünmeye nasılda ittiğini o düşünceden yola çıkarak bir logo çizimini nasılda başarıyla gerçekleştirdiğimi biliyorum... bilmediğim şeylerde var... her gittiğim şehirde ya da ilçede orada özel üretilen bir şarap var mıdır diye merak ederim hep... aslında şarapı hiç sevmem:)<br />ama bu merakın nerden geldiğine dair hiç bir fikrimde yok... ben tatlı içkileri severim, melon gibi... her defasında o son kadehi içmemem gerektiğini bildiğim halde susuz rakıları devirip devirip sarhoş olduktan sonra, sabaha yüzümde salakça bir gülücükle uyanmak ve en aptalca gelen melodileri bile hiç üşenmeden mırıldanabilmek en sevdiğim şeylerden biri sanırım...<br />değilse rezillik diz boyu olduğu için başka türlü görmezden gelemem saçmalıklarımı...<br />insanın zamanla kendisine alışması, hatalarını görmezden gelmesi ya da gelmeye başlaması ki bu cümleyi nasıl toparlayacağımı bilemedim en iyisi yarım kalsın:)<br />sadece bugün için şunu biliyorum... kalbim yerinden börc diye çıktı çıkacak... o yüzden dün için, yarın için ya da bugün için ya da devamının gelip gelmeyeceği belli olmayan herşey için NEDEN OLMASIN?<span style="font-size:85%;"><span style="font-style: italic;"></span></span>siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-47960195353749661422010-04-12T02:45:00.000-07:002010-04-12T03:02:17.485-07:00mutlu olamam değişirsem...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb0L8vZFSPOEtSGbYrzzOlLGtAH0g0rNxtbc_WsVCiHFJNx_YPVrldNaS-jGBvIcVROPEoBm6IdesL19vFqEYvU_NjW3Nf69H5xak2ybzJV5US_W_AJjyeCIH8Zu-Xawb36-PD5-mrzEMT/s1600/the_Leaf_by_all_fiction.jpg"><img style="float: left; margin: 0pt 10px 10px 0pt; cursor: pointer; width: 220px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb0L8vZFSPOEtSGbYrzzOlLGtAH0g0rNxtbc_WsVCiHFJNx_YPVrldNaS-jGBvIcVROPEoBm6IdesL19vFqEYvU_NjW3Nf69H5xak2ybzJV5US_W_AJjyeCIH8Zu-Xawb36-PD5-mrzEMT/s320/the_Leaf_by_all_fiction.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5459187645600031938" border="0" /></a><br />Mutlu olamam değişirsem, salt sizin bencilliğinizi doyurmak için...<br />Hoşnut da olamam eleştirdiğinizde beni; sizin gibi düşünmdiğim ya da görmediğim için...<br />Uyumsuz diyorsunuz bana;<br />oysa inançlarınıza her karşı çıkışımda, sizde benimkilere karşı çıkıyorsunuz.<br />Aklınızı biçimlendirmeye çalışmıyorum.<br />Biliyorum ki, kendinizi bulma savaşı veriyorsunuz.<br />Bu yüzden bana akıl vermenizi kabul edemem.<br />Çünkü kendimi bulma çabasındayım bende...<br /><br /> <span style="font-size:85%;"><span style="font-style: italic;"> Leo Felice BUSCAGLIA</span></span>siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-40855850191300511822009-06-23T22:57:00.000-07:002009-06-24T01:20:21.100-07:00rüyalarım ziyan olmasın...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixSaHkYg3w393Qaef1O8OuoZc3ppCXZYReSJQAEVMBJwwLTdPCByJMtLJSYE9XyfaYBLtEfTcd1z_4IduipaOQAN2Iq6xR5vNiCdTT43v0ZvvCz0reFtburfC5utmBtOoouyXf8VDRg2hV/s1600-h/hunger-poster-fullsize.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 216px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixSaHkYg3w393Qaef1O8OuoZc3ppCXZYReSJQAEVMBJwwLTdPCByJMtLJSYE9XyfaYBLtEfTcd1z_4IduipaOQAN2Iq6xR5vNiCdTT43v0ZvvCz0reFtburfC5utmBtOoouyXf8VDRg2hV/s320/hunger-poster-fullsize.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5350805917690140610" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAsdGcxgbp0oyK1d8pufiNABGX8ReWYI_6x57-HJnZGt00qLZTSfa0D8GBVNJg2EjBPF89_rKM2fXf3buure_PmsG4CEdwHBxMO0AF3QgLG7uIMUVFi3Mxa-LScwT75AFXtjhqBe9JTwn0/s1600-h/The-Reader-Movie-Poster.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 222px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAsdGcxgbp0oyK1d8pufiNABGX8ReWYI_6x57-HJnZGt00qLZTSfa0D8GBVNJg2EjBPF89_rKM2fXf3buure_PmsG4CEdwHBxMO0AF3QgLG7uIMUVFi3Mxa-LScwT75AFXtjhqBe9JTwn0/s320/The-Reader-Movie-Poster.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5350805714603861186" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjU0ZIETi1nHlTG8WPinMMvNCb84gYLUubodyp1V2BkCZUfmcOufuvnRMkE7LVkJz5yjKeAH2RPvRAO5y3emdyJIu5miDSnFZlQI5fpnQajb0s7r8bCOXTVJ83AbKKpXGE6bgV1iTyje3bM/s1600-h/The+Reader.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 208px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjU0ZIETi1nHlTG8WPinMMvNCb84gYLUubodyp1V2BkCZUfmcOufuvnRMkE7LVkJz5yjKeAH2RPvRAO5y3emdyJIu5miDSnFZlQI5fpnQajb0s7r8bCOXTVJ83AbKKpXGE6bgV1iTyje3bM/s320/The+Reader.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5350805188308943074" border="0" /></a><br />herkese selam... herkes derken tam olarak kaç kişiyi selamlamış olabileceğimi ya da kaç kişinin bu selamdan keyif duyup yada ammaaann diyeceğini bilemiyorum... bu konuda nerden çıktı bilemiyorum sabah sabah estiler sanırım... çokta önemli değil... asıl mesele... yani gerçekten asıl mesleyi anlatmamı beklemiyorsunuz değil mi.... sanal dünyada olsa anlatan için gerçeklik diye bişey var... dünya dediğin yer ne kadar büyük olabilir ki... sonra biri çıkıpta çataaa diye kafama vurursa iş işten geçmiş olur... offf sıkıldım bu yazıdan... ne anlatacaktım ne anlatıyorum... aslen benim blog sayfamda izlediğim filmler okuduğum kitaplar var... bla bla işte... çoğumuz için anlamsız şeyler... malum 28 yaşın arifesinde elimden daha iyileri gelmiyor... ne gibi mi? ne bileyim yahu... bir kitap restoratörü, piyano akortçusu yada nota kaligrafı olabilirdim... şimdi alt tarafı bir grafikerim:)) ayyy bugün tersimden kalktım sanırım... insan kendinden bu kadar gıcık kapar mı ya... bugün kendimle fazla görüşmesem iyi olacak... değilse sonumuz hayırlı değil... hımmm uzun zamandır neden yoktum... işte anlatamayacağım asıl meselede bu... değilse kendime bile izah edemiyorum... ne diyelim hayat ewet ewet hayat... kader, kısmet... neyseki kaderci bir toplum olduğumuz için ne demek istediğimi hemen anladınız değil mi? zira aborjin olsaydık ooooo uğraş dur... film izlemedim mi? izlediiimm... kitap okumadım mıııı? okudduuuuummm... ama izlediğim filmlerin hepsi aklımda yok:) dedim ya... 28 yaşıma girdim korkunç bunalımdayım... halbuki daha 21 gösterirken nerden çıktı bu 28 yaşşş... gene yaşa gittim... iyi değilim sanırım... kendimle bi saniye yüzleşip geliyorum...<br />...<br />hıh nerde kalmıştık... şöyleki; aslında bir sürü film izledim ama aklımda sadece üç tanesi kalmış... 2 hafta önce bloguma yazmak için aldığım notlarımıda bulamayınca kem vede küm...<br />aslında bu tarz yazmamıştım hiç... içimden bir ses yüksek sesli bir ses hatta bana ne yazmam gerektiğini söylüyor bende yazıyorum... hiç düşünmeden yazmak böyle bişeymiş sanırım... sevdim aslında... konunun özünden kopa kopa. dağıta dağıla...<br />sanırım lise 2. sınıfın yazında başlamıştım kitapçıda çalışmaya... herkes denize... ben işe... hele bide kitapçı... abooowww istemediğim kadar kitap ve okuyabilecek fazlaca zaman... üstüne bide para veriyorlar... "okuyucu" rafların en altına hiç satılmayan kitapların arasında sıkışıp kalmış bir kitaptı... acınası bir duruşu vardı kitabın... yıllardır kimse tozumu almaldı... sayfalarımı çevirmedi... sev beni sev beni...:))<br />duygusalız ya simyacı'yı okumak vardı okuyucuyu tercih ettim... halada simyacıyı okumuş değilim... gıcığım var okumayacağım...<br />ne zaman aldım o kitabı elime, ne zaman okudum, ne zaman sevdim... büyümüşte küçülmüş gibi o içindeki acıyı, gururu nalsıl anladım-yorumladım kendimce bilemiyorum... halada en sevdiğim kitaplar arasındadır... hatta fırlatılmış olmanın acısını hala içinde duyumsadığını düşündüğüm için en sevgili kitabımdır diyebilirim...<br />o fırlatılma hikayesi ve benim simyacıya duyduğum gıcıkta şöyle...<br />yine bir sabah kitap stantımı açmışım... kitaplarımın tozunu almışım tam oturup bi sigara ve çay keyfi yapıcam (sigara keyfinide bilirmişim o zamanlar... çok matah bişey yapıyormuş gibi) bi adam geldi... en erken açılan kitapçı ben olduğum için:)) bana geldi doğal olarak... neyse... dedi ki: "bir kitap istiyorum ama süper sürükleyici olsun... etkili olsun... yaşanmışlık olsun... sevgi olsun... akıcı olsun..." "abovvv" dedim "bu adam okuyucuyu istiyor"<br />yaşımda küçük ya:) salağım daha... bir kitap var dedim kimselerin pek bilmediği... yeni okudum bende çok güzeldi... verdim kitabı adama sevinçle gitti... ertesi gün daha bismillah stantın kapaklarını açıyorum aynı adam... elinde "okuyucu" öyle bir fırlattı ki kitabı suratıma hala içim acıyor... saydı sövdü bana... şimdi onları yazmayayım:)) anladınız heralde... memnun edilememiş bir müşteri daha... en sonundada "sen dedi buna kitap mı diyorsun, çöp yığını bu kitap, ben simyacı gibi, ahmet altanında yeni bir kitabı çıkmıştı o zamanlar şimdi ismini hatırlayamıyorum işte onun gibi bir kitap istemiştim..." mahcup oldum tabi ama öfkelenmiştimde... "sen kitaptan anlamıyorsan ben ne yapayım, beğenmediysen bunu dile getirmeninde bir uslubu var bu yaşında daha bunu öğrenemediysen kitapların sana katabileceği hiçbirşey olamaz" aman aman bendede ne beylik laflar ne beylik laflar... "al paranı, sana satacak kitabım yok zaten", "sana sadakam olsun" dedi bana... çok öfkeliydim ama çokta sevinmiştim... kitabı öylece öksüz bırakıp gitmişti... çok az kazandığım için pek kitap satın alamıyordum... işte "okuyucu" artık benimdi... :))<br />işte ondan sonra ahmet altanada, seveninede, simyacıyada okuyanınada:)) ne bileyim çocukluk işte... kendi kendime küstüm... tavşan dağ meselesi...<br />hani bir laf var ya"şerefsizim aklıma gelmişti" diye...<br />ben bu kitabın hayranı olarak; film düşüncesini pek değil, hiç düşünmedim... şerefsizim aklıma gelseydide kimselere demezdim:))<br />çok nadir sevdiğim özel insalara anlattım sonra bu kitabı... okumaları için verdim... o ahmet altan hayranı amca dışında beğenmeyeninide görmedim... filmi zilediğimde, resmen imgeler tek tek yerine oturdu... işte kanlı canlı o kadar çok heyecanlandım ki film boyunca... anlatılır gibi değil... gizli kalmış bir sevdaya kavuşmak gibi, ona sevgiyi haykırmak gibiydi... ya işte böyle...<br />....<br /><br /><br /><br />onun dışında "hunger" ve "otel ruanda" adlı iki film daha kalmış aklımda... şimdi yazı çok uzun oldu... o filmler değmez mi elbette değer... muhteşem 2 filmdi... bakış açısına göre tabi... şimdi sizde o filmleri bulup izleyip suratıma fırlatırsınız filan... aman neme lazım:))<br />uzun bi aradan sonra yazmak iyi geldi... hadi kalın isediğniz gibi....siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-30977848251848629652009-03-18T06:01:00.000-07:002009-03-18T06:26:14.489-07:00AUSTRALYA<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPyrvIIYstflKi2O319mZr_qrMIcLP9FWRAvgn_MpGA0Fz2wSiuE-8oNS24L-QUCIL92oyx9h98MPj0VZui1bOyaZr8kOJC5SW3XW6XXkTn-4It6HW8MVtoZKq2-Wv93YltfahKyLIo8F1/s1600-h/australya.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 216px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPyrvIIYstflKi2O319mZr_qrMIcLP9FWRAvgn_MpGA0Fz2wSiuE-8oNS24L-QUCIL92oyx9h98MPj0VZui1bOyaZr8kOJC5SW3XW6XXkTn-4It6HW8MVtoZKq2-Wv93YltfahKyLIo8F1/s320/australya.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5314512574927843666" border="0" /></a>Başrollerde çok tanıdık yüzleri gördüğümüz ve oyunculuklarıda çoğumuz tarafından beğenilen bu film, bence sadece ve sadece FRAGMAN FİLMİ. İki buçuk saat sürüyor... Sıktıkça sıkıyor... Kötü bir senaryo... Ama çok güzel Wallpaperlık sahneler var... Sanırım filmin yönetmenide elindeki senaryodan bişey çıkmayacağını farketmiş ki, görsele vurmuş kendini... İşte hepsi bu...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-87582810453707661782009-02-28T14:00:00.001-08:002009-02-28T14:16:20.936-08:00ISSIZ ADAM<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguVZQDc7jHyxlLP_8e9yjiwTXbuhEZHY5X0_DdkJpP-6QOT8h3Bnfi86eQhAC-td20l2GIQb-vBaCJm6jq2V1PVNqnAMVRWz4I4fndFregxmgu8U8n3LaJD9b2n1Mhi36hsyNpOgxN-JBA/s1600-h/issizadam.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 229px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguVZQDc7jHyxlLP_8e9yjiwTXbuhEZHY5X0_DdkJpP-6QOT8h3Bnfi86eQhAC-td20l2GIQb-vBaCJm6jq2V1PVNqnAMVRWz4I4fndFregxmgu8U8n3LaJD9b2n1Mhi36hsyNpOgxN-JBA/s320/issizadam.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5307971649979012082" border="0" /></a><br />Sonunda bende Issız Adamı izledim... Ne olduysa son 10 dakikada oldu... Sıkıntı, offlaamalar, bu ne yaaa demeler... Kötü oyunculuklar... Tonlamalardaki yanlışlıklar... Say say bitmez beğenmediğim yanları... Deneysel bir fransız filmi havasında ve aynen filme Fransız kalarak izledim... Sanki prova yapılıyormuş tadında geçen, çalakalem oyunculukların <span style="font-style: italic;">(anne hariç tabii)</span>, sindirilememiş repliklerin ardından birde yetmezmiş gibi ha bire <span style="font-style: italic;">"ben simgeyim bak burdayım"</span> diye bağıran anlar... Anladık, kız entellektüel, biraz duygusal... Simgesi ne? Kitaplar... Duygusallığıda ikinci el kitapları sevmesi, başka insanların hayatlarına dokunabilmeyi istemesi...<br />Oğlan tam bir o...çocuğu filmin başlarında... Niye? Çünkü yönetmenin simgesi bu, tam bir Türk filmi hikayesi... Kadınlarla para karşılığı düşüp kalkan, şiddete meyilli... İçindeki çocuğu çürütmüş bir oğlancık... Birden elde edilmesi zor bir kuşla karşılaşmalar... Peşinden koşmalar... tiyatral sahneler filan... Sonra sevişmeler... Sonra daralmalar... Klasik mevzular yani... Ama diyorum ya; ne olduysa son on dakikada oldu... Çağan IRMAK yaptı yine yapacağını... Kalplerimizde ki o gizli, kimselere göstermek istemediğimiz yeri buldu, o buruldukça burulan, hıçkıra hıçkıra ağlayan yere dokundu... Üstelik bunu farkettiğin anda, iş işten geçmiş oluyor... Yönetmenin kucağında buluyorsun kendini...<br />Kaybedilmiş aşklar vardır... Yaşanılması gereken, ama çoğunlukla kaçırılmış ve ardından, sızısına mahkum zamanlar... İşte o zamanlara bir adanmışlık hikayesi diyebilirim bu film için... Yalnızlığın, nasılda yozlaştırdığını insanı, nasılda dönülmez yollara soktuğunu düşündürten bir film... İzlemeseydim, çok şey kaçırır mıydım... Kaçırmış olmazdım; ama bu yazıda olmazdı...<br />Şimdiden iyi seyirler...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-27438614144735658792009-01-29T11:14:00.000-08:002009-01-29T11:45:22.858-08:00WRESTLER -RANDY "The Ram" Robinson<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjtXV2onXLSiZG6xh7N9Z6mm5z-1zoL7XwXS90PqkRMqgrfUjWbJCErBexcU3khtN6kUiFOyq2D6UwJo5zgerjVxHtUiO9fU4tw0yVcOM6IxBi05Yj-drZtlS3j0xjYg3TC6AT0J29nyzZA/s1600-h/resim001.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 216px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjtXV2onXLSiZG6xh7N9Z6mm5z-1zoL7XwXS90PqkRMqgrfUjWbJCErBexcU3khtN6kUiFOyq2D6UwJo5zgerjVxHtUiO9fU4tw0yVcOM6IxBi05Yj-drZtlS3j0xjYg3TC6AT0J29nyzZA/s320/resim001.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5296797185366150370" border="0" /></a>Normal şartlarda baba-kız ikilisi gündeme geldiğinde konu ne olursa olsun içimden böğürerek ağlarım, kimsecikler duymaz... Ama işte bu yönetmenin sırrı burda... Dramatik bir senaryoyu - bir yaşam öyküsünü alıp, çok dramatik olduğu halde bir şekilde gerçeği görmenizi sağlıyor. İzlerken, çocuk kalan yanlarımı gördüm... Farkettim ki; ki yazıktır "keşkelerim" olmuş benimde... Dışarıda üstüme üstüme gelen hayata karşı tututanacak bir aidiyetlik arayıp durmuşum... filmi izlemeden önce çoook zamanlar önce yani 8-10 yıl önce yazdığım yazıları okumuştum sevdiceğime - tesadüf bu ya-<br />hatta sonrasında "eskiden bildiğim ne çok kelime varmış" dedim... şimdilerde görüyorum ki; bildiğim kelimelerin sayısı sadece gün içerisinde anlaşılabileceğim kadar kalmış... bazı insanlar, çoğaldıkça azalırlar... bende öyleyim... çoğaltıkça azalanlardanım... acılarım çoğaldıkça nefretim azaldı... gözyaşım çoğaldıkça ağladığım konular azaldı... azaldım... azaldım... azaldım... azalan insan intihara en yakın insandır... çünkü azaldıkça hisler yok olur... sonra birgün bir baktım ki, benden geriye tecavüze uğramış çocukluğum, katledilmiş, örselenmiş, beli kırılmış bir yabancı kalmış... işte hayat diyorum... adil değildi... suçlanacak birileri ya da birşeyler bulunur her defasında... ben kendimi suçladım... ya dibine vurmalıydım uçurumların ya da yükselmeliydi içimdeki o umut... ahh umutt... umut etmek... umudu kalmayan bir insan bir vahşiye dönüşür... tanınmaz bir yabani, kimliksiz bir "şey" olur... işte "çoğaldıkça azaldım" dedim ya... buldum ait olduğum yeri... yeşerttim solan çiçeklerimi... çocukluğumun kaybedilmiş günlerini kızıma verdim... şimdi gülüşüyoruz birbirime bakıp bakıp... Ve sevgili, canım sevgilim... Aitliğim, yuvam, nefesim, güneşim... İyi ki varsın... İyi ki kesişti yollarımız ıssız bir ağacın gölgesinde... Bak büyüdük, yeşerdik, çoğaldık... Umut... Eyyy umut... Terk etme bizleri...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-27695986311991373472009-01-25T10:22:00.000-08:002009-01-25T10:53:35.324-08:00MİKROP SENİ...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-5d5PtpnEsLk4YdJMrd9rdJhoqu2qQUPnNPLEu8amzbpl3eB7v6JwOPW18pvy1q6-BHH-dSgf3-rUeLPKyj70LgNujdFA4sbwMbsBlpvuA6lRKe_o8TRPPAeY-k7f5E4wJpp-E2fwKvXJ/s1600-h/palyaco.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 320px; height: 298px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-5d5PtpnEsLk4YdJMrd9rdJhoqu2qQUPnNPLEu8amzbpl3eB7v6JwOPW18pvy1q6-BHH-dSgf3-rUeLPKyj70LgNujdFA4sbwMbsBlpvuA6lRKe_o8TRPPAeY-k7f5E4wJpp-E2fwKvXJ/s320/palyaco.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5295305961927786034" border="0" /></a>Afişleri yırtanların, çöp kovalarını gecenin bi vakti tekmeleyipte uykumda bombalanmış gibi uyanmama neden olanların, geciken mektupların, e-maillerin, çalıpta açılmayan telefonların, tam duygusala bağlayacakken gelen gülme krizinin, sıfır beden olduğu halde hala ""yeeaaa çok şişmanım" diyen gıcıkların, çıkmayan piyango biletinin, aşkımcığımın dişini mahveden iki gündür deli divane evde dolanmasına neden olan o dişçinin, krem şantiyi icat edenin, ağzıyla değilde g.tüyle içenlerin, evrimini tamamlayamamış fordtanusların, bozuk dvdlerin, yanan harddisclerin, biten pillerin, ne olduğunu bilmeyen tiplerin, hayatında bir tanecik kitap okumadan yazar olanların, bizi evlere mahkum eden saçma sapan dizilerin, köleleştiren siyasetin, "sanat için soyundum ama selilütlerimi fotoşoplattım" diyen embesil tiplerin, moda uğruna maymun kıvamında dolaşanların ayy yaz yaz bitmiyor... Neyse işte hepsinin Allah belasını versin... gözüne dizine dursun inşallah... en sevdiğin ayakkabının teki kaybolsun, gözün çıksın emi... boğazında dursun... 100 kilo ol emi... su içsen yarasın inşallah... denize doğru koşarken bikininin ipi kopasıca... rezil ol emi... Bıktım yapmacık insanların, yapmacık gülüşlerinden... Neysen o ol arkadaşım... Ne olduğunu bilmiyorsan sus bari... sus!!!!!!siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-72780071787438484372009-01-25T09:52:00.001-08:002009-01-25T10:02:50.446-08:00BAHÇEMDEKİ ATEŞ BÖCEKLERİ<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWFSgOK-4cVVsS_FECAMBq_b-6-kQzPtQsvKhKPOHcKIbejoAQjlSXrZ-uCKigaBqYjUPn1cWSry0xh8TwM_9dANL0p8f1DkYGipn-VGbu3N7TccFFVqsUKmaOElp8lzg5TYN5VGaHbJYZ/s1600-h/bahcemdekiatesbocekleri.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 226px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWFSgOK-4cVVsS_FECAMBq_b-6-kQzPtQsvKhKPOHcKIbejoAQjlSXrZ-uCKigaBqYjUPn1cWSry0xh8TwM_9dANL0p8f1DkYGipn-VGbu3N7TccFFVqsUKmaOElp8lzg5TYN5VGaHbJYZ/s320/bahcemdekiatesbocekleri.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5295290908723432610" border="0" /></a>Uzun zamandır izlemek istediğim bu filmi en nihayetinde izledim amma velakin umduğumu bulamadım... İlk dakikalarında aşkımcığım, "bu film bizi şaşırtacak gibi görünüyor" desede tam bir hayal kırıklığı yaşadık...<br />Sözüm ona dramatik bir aile filmi... Dominant bir baba, babaya müdahale edemeyen pasif bir anne... Babasından nefret eden bir çocuk... Bluğ çağında bir teyze falan filan... Uzun zamandır Julia Roberts'ı sinemada görememiştim... Görmesemde olurmuş... Filme kattığı ekstra bir oyunculuk, farklı bir bakış açıcı yaratamadığını düşünüyorum... En son Mona Lisa Gülüşünü izlemiştim... Çok hoşuma gitmişti... Sanırım yine bu tarz bi film beklemiştim... Keşke beklentilerimi resetleseydim...<br />Neyse izlemiş bulunduk... İzlemesemde olurmuş...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-48887183504860963572009-01-23T09:04:00.000-08:002009-01-23T09:35:25.340-08:00BEN ANNEYİM O NEDENLE<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQ74qQpAJxA81MVQmHD1XKt1FLIspHvzsoSFL6d3bjCqJeKZgH2avrZbUvfOMlR4NLadM2ESik8uZaHttZ1WEbOxphhHgcDctZqnnoF2PiJsXGE8ckgkB9aZtuewc6pQvrFwKZic3h0Bcb/s1600-h/145-207-thickbox.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 320px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQ74qQpAJxA81MVQmHD1XKt1FLIspHvzsoSFL6d3bjCqJeKZgH2avrZbUvfOMlR4NLadM2ESik8uZaHttZ1WEbOxphhHgcDctZqnnoF2PiJsXGE8ckgkB9aZtuewc6pQvrFwKZic3h0Bcb/s320/145-207-thickbox.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5294544123366828946" border="0" /></a><br />Toplum içerisinde hareketlerime özen göstermem gerekiyor...<br /><br />Temiz, düzenli olmalıyım.<br />Yemek yapmalı, sofrayı kurmalı, kaldırmalı, bulaşıkları yıkamalı... Meyve servisi, tatlı servisi... Ne alırdınız... Çay-Kahve...<br />Yatağı toplamalıyım... Ama çarşaflarıda kontrol etmek lazım... Çamaşırları yıka, katla, ütüle, yerleştir...<br /><br />Ya bu çoraplar neden yatağın altına gizleniyor sürekli... Bak gene temiz çorabın kalmamış... Üfff yaaa...<br />Toz almam lazım, süpür, sil... Alış veriş...<br />Aaaa unutmuşum bebişim ya bi daha ki sefere alırız söz... "Zaten beni hiç sevmiyorsun hep unutuyorsun" Ama bitanem... Küüütt...<br /><br />Off biraz hava almam lazım... Yürüyüşe çıkıyorum ben... Ne yürüyüşü beeaaa işlerim var nasıl yetiştiricem... Şu firmanın logosu, bu firmanın lansmanı, matbaada sorun olmuş kusura bakmayın cumartesiye yetiştiricem lütfen sizde biraz anlayışlı olun gerçekten işler çok yoğun...<br />Alo Ahmet abi, X firmanın kurumsal renklerinde bir sorun olmuş abi yaa... Abi renk için numune göndermiştim ben... Karıştırmışlar mı? Ahmet abi gülme bari yaaa... Biliyosun adam cins... Anlatamam şimdi derdimi ben ona... Cumartesiye yetiştirmem lazım... Mümkün değil mi? Yapma yaaa...<br /><br />zzzzzzzzzzzzzzz... biraz sessizlik lazım... Tamam sakin ol... Nefes al... Evet ben bir çiçeğim... Tarçınlı kurabiyeyim... Ben güçlüyüm, hallederim... Süpermen kim hatta o benim...<br /><br />Neyse en azından metin yazayım bari kafam boşalır... Aloo anne Okyanusa biraz göz kulak olur musun emzirdim ama durmuyor ofiste sıkıldı biraz ilgilensen... Yaaa peki tamam o zaman.. yok sorun değil... sana iyi eğlenceler... tamaaammm öpüyorum sende selam söyle... Hah aşkım geldin mi? Aşkım biraz bebişi al ya şu yazıyı bitireyim hiç değilse... Müşteriye mi... Hemen mi çıkacaksın... Offff tamam sorun değil hallederim...<br />Meleğimmmm karnında tok, biraz uyusan... Dandini dandini dandini... zzzzzzzzzzzzzzzzzzzz...<br />O ooo kaka yapmışsın... Sürprizzz yanıma aldığım yedek bezler bitti... Napıcam şimdi... Tamaaamm ağlama meleğim... anne şimdi halledicek...<br /><br />Ne anlatıyordum ben yaaa?siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-53548880416908764102009-01-14T03:53:00.001-08:002009-01-14T04:01:58.749-08:00CHRISTINA - VICKY - BARCELONA<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRzKYy6Yk6zMn02_Khdrk9QFD-T5QkjAIGtUbIkMvJvXS41KDWzL6xBj5jpt4hCwCkgUaBJHBJFvBI0whP0GZ3K83IouUeGyjcckSC_BIpC0aoW0o5yJKBWwu0uq29KbpKMfTeaaRI2-Jb/s1600-h/vicky-cristina-barcelona-inv.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 216px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRzKYy6Yk6zMn02_Khdrk9QFD-T5QkjAIGtUbIkMvJvXS41KDWzL6xBj5jpt4hCwCkgUaBJHBJFvBI0whP0GZ3K83IouUeGyjcckSC_BIpC0aoW0o5yJKBWwu0uq29KbpKMfTeaaRI2-Jb/s320/vicky-cristina-barcelona-inv.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5291116451350573378" border="0" /></a>İşte tuhaf bir film daha... Fakat bu defa komeditrak bir havada çıkıyor karşımıza... Film boyunca Barcelona'nın muhteşem bohem havasını soluyor gibi oldum desem yeridir...<br />Sanki akustiği çok güzel bir mekandan izliyor gibiydim bu filmi... Zaman zaman nevrotik kişiliklerin kendinizi yansıttığını düşünebilirsiniz sizde benim gibi... Ya da bazen amaaaaan her filmdede bir mesaj aramak ne kadar aptalca ama bak burda aynı benim gibi değil mi diyerek sevdiceğinizle kıkırdaşabilirsiniz...<br />Fakat bir şey var ki gerçekten Penelope Cruz denilen bu kadın süper süper süper... Rolünün hakkını fazladanda fazla verdiğini düşünüyorum... Bu ne vahşet... ne şehvet... bir insana İspanyol olmak anca bu kadar yakışır... Şimdiden iyi seyirler diyorum...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-8474770706258845312009-01-14T03:32:00.000-08:002009-01-14T03:53:18.816-08:00BENJAMİN BUTTON!!!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDYR0X7Im2FI5pMQQcBHK03zpHF9naAOcWcCI8jjvNXOS2wXK9Qj19U8IIuS9tHkqEaQO8UxQ2WHvOexjnBIBlqAUqCtrYUHQGEss88ljScKDvRwzC0wuo2TnGgrRGL0r7Ic1I7Vr_Y7RH/s1600-h/benjamin-button.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 320px; height: 302px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDYR0X7Im2FI5pMQQcBHK03zpHF9naAOcWcCI8jjvNXOS2wXK9Qj19U8IIuS9tHkqEaQO8UxQ2WHvOexjnBIBlqAUqCtrYUHQGEss88ljScKDvRwzC0wuo2TnGgrRGL0r7Ic1I7Vr_Y7RH/s320/benjamin-button.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5291111736599271154" border="0" /></a>Tuhaf...<br />Sarsıcı...<br />Üzgün ama asla pişman değil...<br />Nefes Kesici... Sorgulatıcı...<br />Keşkeleri çok ama asla mutsuz değil...<br />Ruhunuzun kara deliklerine dokunan, yaşamındaki mutlulukların farkında olamayanlar için fazlasıyla iç acıtan bir film...<br />Brat Bitt ve Cate Blanchett'in baş rollerini üstlendiği bu filmde gerçekten tüm oyuncuları çok başarılı buldum...<br />Pişmanlık... Korku... Özlem... Şehvet... Şefkat... Aşk... Sadakat... Yani hayatın kendisi... Tek bir farkla karşımıza çıkıyor bu filmde...<br />Zamanı geriye alıyoruz...<br />Uzun bir film olması sebebiyle iki bölüm halinde izlediğim bu filmi mutlaka izleyin... Farklı kazanımlar elde edeceğinizi düşünüyorumsiyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-8903976569056707982009-01-08T10:53:00.000-08:002009-01-08T11:15:53.215-08:00MAMMA MİA!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3QKO4gUkZAap3ig8hiYSvr-cl6flMCAe3ceDbXOIZET4MSFT28AmDNTbACvmauvwIhxbIw9thJawm7WKQubJGZmgedtEGU6olBreWkyF_FZVdSfohCWQ6GBeFa6ssBwI_j__e1p7dh6B2/s1600-h/mamma_mia_10.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 320px; height: 256px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3QKO4gUkZAap3ig8hiYSvr-cl6flMCAe3ceDbXOIZET4MSFT28AmDNTbACvmauvwIhxbIw9thJawm7WKQubJGZmgedtEGU6olBreWkyF_FZVdSfohCWQ6GBeFa6ssBwI_j__e1p7dh6B2/s320/mamma_mia_10.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5289000468838082082" border="0" /></a>Abba deyince çığlık atanlardan biri olarak bu müzikale bayıldııııımmmmm...<br />Bu filmde enerji vaaarr... Mutluluk vaarrr... Görsel bir şölen vaaarrrr... İzlerken kendimi bir ara orada yaşamak istiyorum dediğim koyun içerisinde bulu verdim... Yaşlanınca bir sahil kasabasında yaşamak isteyen biri olarak kesinlikle hayalimdeki yuvayı gördüm... Her nekadar film Yunan adalarının harika görselliğinde çekilmişsede sanki yanıbaşımızdalar. Bodrum'dalar. Bu mizikal filmin en güzel tarafı bence karakterlerinin yakın oluşu ve gerçekten sıcacık bir film... Dün izlediğim bu filmi sabah çeşitli bahanelerle ara ara gizli gizli sırıtarak izledim... Gene izlemek istiyoruuummmm:))siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-1540386096745203682009-01-08T10:02:00.000-08:002009-01-08T10:20:05.879-08:00ÜÇ MAYMUN - NURİ BİLGE CEYLAN<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIZkeGCixJNhDmnloIBa7JVkKqF6GddjXFJuphAujw-w_U5B1deqAdAfepa4vDADA6jD5jCarsUojy0fIc9lCsJxGcTnI6EGafHeoxP-RbD2zjqiQcYtJHN-YXY1cFnf8pWfgS0Klr_tXS/s1600-h/ucmaymun.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 320px; height: 225px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIZkeGCixJNhDmnloIBa7JVkKqF6GddjXFJuphAujw-w_U5B1deqAdAfepa4vDADA6jD5jCarsUojy0fIc9lCsJxGcTnI6EGafHeoxP-RbD2zjqiQcYtJHN-YXY1cFnf8pWfgS0Klr_tXS/s320/ucmaymun.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5288986641052164674" border="0" /></a><span style="font-size:100%;">"Ödülü, tutkuyla sevdiğim <em>yalnız</em> ve <em>güzel</em> ülkeme adıyorum..."</span><br /><br />Bu cümleyi ilk duyduğumda içimde tarifsiz bir sızı oluşmuştu... Tutmasam kendimi ağlayabilirdim bile... Hala bile ne zaman "Nuri Bilge CEYLAN" dense bu cümlesi gelir aklıma...<br /><br />Her karesi ayri bir fotograf... Bak doyasıya, her ayrıntıdan bir roman yaz... Küçücük zaaflarımızı hatırlatan, kızdıran, kıskandıran, zaman zaman yanlızlaştıran, yanlızlaştıkça çoğaltan bir sinema anlayışı... Ülkemizde henüz çok yeni bir tarz. Bu yüzdende izlerken zorlandığım fakat hiç bir karesini kaçırmamaya çalıştığım bu filme oyunculuklarıyla ölümsüzlük kazandıran oyuncularıda es geçmemek lazım... Birgün Nuri Bilge CEYLAN günü düzenlemek lazım... Şu ana kadar yönetmenliğini yaptığı filmlerini hiç ara vermeksizin izlemeli ve yönetmenliğinin o doyumsuz tadına varılmalı diyorum... En kısa zamanda yapacağım...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-32260170055008653512009-01-02T13:24:00.001-08:002009-01-02T13:38:08.954-08:00GÜLE GÜLE 2008<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-HPPODKrbsLnrE14kis5Ukag-hoUms5YNjX6k1rtIhj1IdOhyphenhyphenvi9kbGEi0KqQIEKz-LtZyBrKmmJtymxiYoIBF1P5ixMMdQkdKRaBWw2QTuf2WCXVdLfwP1gmfAMKM10YxQu7NqdD-7dW/s1600-h/yeniyil.JPG"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 272px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-HPPODKrbsLnrE14kis5Ukag-hoUms5YNjX6k1rtIhj1IdOhyphenhyphenvi9kbGEi0KqQIEKz-LtZyBrKmmJtymxiYoIBF1P5ixMMdQkdKRaBWw2QTuf2WCXVdLfwP1gmfAMKM10YxQu7NqdD-7dW/s320/yeniyil.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5286810609475987618" border="0" /></a>Sevgili kızımın kahkahaları, biricik aşkımın parlayan gözleri...<br />Sokaklar, leylekler, çiçekler, solan yapraklar, rüzgar, kar, lambalar, tütsüler ve kadehler...<br />Cicimi cici giysiler, morlar, pembeler, maviler...<br />Taptaze fikirler, harika yemekler, turtalar...<br />Dünden ve bir önceki günden daha güzel başlangıçlar...<br />Kavgalar, barışmalar, öpücükler, sarılmalar...<br />Kavuşmalar, ayrılıklar...<br />Portakal kokusu, çilek, mayıs ve haziran...<br />Sıcacık bir banyo, yumuşacık yastıklar...<br />Deniz, güneş, kum...<br />Şarkılar, şiirler ve muhteşem kitaplar...<br />Filmler, diziler, sinema...<br />Oyunlar, oyuncular ve oyuncaklar...<br />Sütlü kahve ve çamların altında kırmızı şarap...<br />Mutluluk, huzur, sağlık, siyaset<br />Dilekler, iyi niyetler<br />Umutla, inatla<br />Bu senede piyango bize vurmasa da<br />Hoşgeldin 2009...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-88657966285193540212009-01-01T09:11:00.000-08:002009-01-01T09:42:51.596-08:00VATAN HAİNİ -NAZIM HİKMET<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggvxUYcmO00Z0UxGvnyv5SMne4JFKtc95Kl78xhRQiY_mjTcAksHtj1XoONbQSHP4rd7tcy76jXuIODhtcGoYhOou_PUsU8sYor-iy0qR3OsYgGHpLTvGYDCs3EllFldbrmBEowylHzwrI/s1600-h/nazimvatanhaini.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 302px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggvxUYcmO00Z0UxGvnyv5SMne4JFKtc95Kl78xhRQiY_mjTcAksHtj1XoONbQSHP4rd7tcy76jXuIODhtcGoYhOou_PUsU8sYor-iy0qR3OsYgGHpLTvGYDCs3EllFldbrmBEowylHzwrI/s320/nazimvatanhaini.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5286381852966656450" border="0" /></a><br /><span style=";font-family:verdana;font-size:130%;" ><b>VATAN HAİNİ</b><br /></span><pre><span style=";font-family:Times New Roman,Times,serif;font-size:130%;" >"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.<br />Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.<br />Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala."<br />Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,<br />kapkara haykıran puntolarla,<br />bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un<br />66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali<br />Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.<br />"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.<br />Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala."<br /><br />Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,<br />ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.<br />Vatan çiftliklerinizse,<br />kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,<br />vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,<br />vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,<br />fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,<br />vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,<br />vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,<br />ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,<br />vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,<br />Amerikan donanması, topuysa,<br />vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,<br />ben vatan hainiyim.<br />Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:<br />Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.<br /></span><br /></pre>siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-42212500630536329762009-01-01T08:53:00.000-08:002009-01-01T09:06:59.465-08:00NAZIM HİKMET RAN<span style="font-size:130%;"><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoqjAUi5hgfoPxQn_4gIIh8cWyaNMIi9Eu5YDYIsEBjtsWvwQs2xAYDJQVATPs0saevODrGusl7hte2H25fj-x38CJ_BpfHE-eLKyvOH0oVLuNPMqzlsj1IcgIJtKhxetBbIhBe7niY_MW/s1600-h/nazim_anma_08_1.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 245px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoqjAUi5hgfoPxQn_4gIIh8cWyaNMIi9Eu5YDYIsEBjtsWvwQs2xAYDJQVATPs0saevODrGusl7hte2H25fj-x38CJ_BpfHE-eLKyvOH0oVLuNPMqzlsj1IcgIJtKhxetBbIhBe7niY_MW/s320/nazim_anma_08_1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5286369930459934386" border="0" /></a></span><span style="font-size:130%;">TARANTA-BABU'YA BEŞİNCİ MEKTUP<br /></span><pre><span style=";font-family:Times New Roman,Times,serif;font-size:130%;" >Görmek<br />işitmek<br />duymak<br />düşünmek<br />ve konuşmak<br />koşmak alabildiğine<br />başı dolu<br />başı boş<br />koş-<br />-mak...<br />Hehehey<br />TARANTA-BABU<br />hehehey,<br />yaşamak ne güzel şey<br />anasını sattığımın<br />yaşamak ne güzel şey...<br />Düşün beni<br />kollarım, senin üç çocuk doğurmuş<br />geniş kalçalarındayken<br />Düşün sıcak<br />Düşün kara bir taşa damlayan<br />çırılçıplak<br />bir su sesini...<br />İstediğin yemişin<br />rengini, etini, adını düşün...<br />Gözdeki tadını düşün<br />kıpkırmızı güneşin<br />yemyeşil otun<br />ve koskocaman<br />masmavi bir çiçek gibi açan<br />ay ışığının<br /><br />Düşün TARANTA-BABU!<br />İnsanoğlunun yüreği<br />kafası<br />kolu<br />yedi kat yerin altından<br />çekip çıkarıp<br />öyle ateş gözlü çelik allahlar yaratmış ki<br />kara toprağı bir yumrukta serebilir,<br />yılda bir veren nar<br />bin verebilir.<br />Ve dünya öyle büyük,<br />öyle güzel<br />öyle sonsuz ki deniz kıyıları<br />her gece hepimiz<br />yan yana uzanıp yaldızlı kumlara<br />yıldızlı suların<br />türküsünü dinleyebiliriz...<br /><br />Yaşamak ne güzel şey<br />TARANTA-BABU<br />yaşamak ne güzel şey<br />Anlayarak bir usta kitap gibi<br />bir sevda şarkısı gibi duyup<br />bir çocuk gibi şaşarak<br />YAŞAMAK...<br />Yaşamak:<br />birer birer<br />ve hep beraber<br />ipekli bir kumaş dokur gibi...<br />Hep bir ağızdan<br />sevinçli bir destan<br />okur gibi<br />YAŞAMAK...<br />. . . . .<br />. . . . . . . . .<br /><br />YAŞAMAK...<br />Ne acayip iştir ki<br />bu ne mene gidiştir ki TARANTA-BABU,<br />bugün bu<br />"bu inanılmayacak kadar güzel"<br />bu anlatılamayacak kadar sevinçli şey:<br />böyle zor<br />bu kadar<br />dar<br />böyle kanlı<br />bu denli kepaze...</span><span style="font-size:130%;"><br /></span></pre>siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-53793963021959538592008-12-28T06:23:00.000-08:002008-12-28T07:02:42.901-08:00ÖRGÜ OYUNCAK-Solucan<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQdGv929n_2UBJRRS61mmCxl1wcCsahAZr0KvISnZz9vW8OLkB5N8LOVQ-fcVUgOW49zKyESDXsHg57UDOvZ6-7RrFX3zoV7o1lgITu2RgZhzlLRRt8bLuZhxSt_uRvRO3N16pWL3-wjud/s1600-h/zarife.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 226px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQdGv929n_2UBJRRS61mmCxl1wcCsahAZr0KvISnZz9vW8OLkB5N8LOVQ-fcVUgOW49zKyESDXsHg57UDOvZ6-7RrFX3zoV7o1lgITu2RgZhzlLRRt8bLuZhxSt_uRvRO3N16pWL3-wjud/s320/zarife.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5284853271405598642" border="0" /></a><span style="font-weight: bold;">Zarif </span>Solucanımız<span style="font-weight: bold;"> ZARİFE</span><br />Baş kısmından başlayarak bütün olarak ördüğüm Zarife bugün ailedeki yerini aldı... Biricik Zuzum henüz solucanının değerini anlayamamış olacak ki 5 dakika sonra bıraktı Zarife'yi kollarından... Ses çıkaramıyor ya o bakımdan:)<br />Neyse dönelim konumuza... Elimizde hangi renk yün varsa onunla ördüğüm 16 ilmekle başlayıp her 3 sırada bir ilmek arttırdığım solucanımın boyutunu ve genişliğini göz kararı ayarladım. Kuyruk kısmınıda 2 ilmek kalıncaya kadar azar azar eksilterek kestim. Gözlerinin olduğu bölümü beyazla işledim ve yeşil renk düğmeler diktim. Burnuna ponpon yaptım. Ağzınıda yine işledim... İçini silikonla doldurup gizli dikiş olduğunu düşündüğüm bir teknik ile kapattım... Ve renklerin ayrıldığı yerlere teğel attım ve boğum yaptım...<br />Sonra tam bitirdim derken babaannemiz olaya el attı ve <span style="font-style: italic;">"saçıda olması lazım"</span> dedi. Ne demişler el elden üstündür, fikir güzel olunca <span style="font-style: italic;">"hay hay"</span> dedim ve saçta yaptım... Sevgili kocacım her ne kadar <span style="font-style: italic;">"saçtan çok kaş olmuş bunlar</span>" desede aslında onlar saç...<br />Şimdi bu sevgili Zarife'yi yalnız bırakmak olmaz... Zarife'ye zarif bir beyefendi ya da kıkır kıkır kıkırdaşabileceği bir kız aradaş yapmak lazım...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-33961703697179752922008-12-27T05:42:00.000-08:002008-12-27T06:11:45.973-08:00PATİK<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDasseLt54pzlROQ_Key0hMnpITpZjaJ0OrH9UAgD0mFBAH9RiFnBUYL7Ca1WnGJbTf5ompWvlxBvFbSJMa7dWC1PppFVa5iHB8cLV4robNjrYMAkV-DuyWJuIWc3Kmf9PbJngc-vkTWh1/s1600-h/patik+bot.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 244px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDasseLt54pzlROQ_Key0hMnpITpZjaJ0OrH9UAgD0mFBAH9RiFnBUYL7Ca1WnGJbTf5ompWvlxBvFbSJMa7dWC1PppFVa5iHB8cLV4robNjrYMAkV-DuyWJuIWc3Kmf9PbJngc-vkTWh1/s320/patik+bot.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5284471941547055714" border="0" /></a><br />45 ilmek olarak başladığımız patiğimizi 3 sıra haraşo örüp 4 parmak yüksekliğine gelinceye kadar düz örgüyle devam ettiriyoruz. İstenilen yüksekliğe gelindiğine emin olduktan sonra burun kısmını oluşturmaya başlayacağız.Zaten işin çoğu bu kısımdan sonra bitmiş oluyor. 10 ilmek örüyoruz ardından 5 ilmeği birden kesiyoruz bu kesme işlemini 4 kez daha tekrarlıyoruz. Toplamda 25 ilmeği kesmiş ve yerine 5 ilmek elde etmiş olmamız lazım. Yine kalan 10 ilmeği düz olarak örüyoruz.<br />4-5 sıra ördükten sonra fark edeceksiniz ki çok kolay bir şekilde patik örmüş oldunuz... İstediğiniz yüksekliğe ulaşınca yine 3 sıra haraşo örüp bitirin. Arzu eden haraşodan önce ilikler açabilir. Ve kurdelesini bu kısma geçirebilir. İstemeyen zaten 5 adet kestiğimiz bölümler delikli olduğu için orayada kurdelesini geçirebilir.<br />Modelde gördüğünüz gözleri ve burnu hazır alıp silikonla yapıştırdım. Arzu eden farklı renklerde bu kısımlara göz ve burun işleyebilir. ya da desenli örebilirsiniz. Artık favori patiğimide öğrenmiş bulunuyorsunuz.<br /><br />İLİK AÇMANIN EN KOLAY YOLU : İki ilmeği bir kerede kesiyorsunuz ve bir ilmek arttırıyorsunuz... Böylece o kısımda bir boşluk oluşmuş olacak. Daha olmadı bizde bi video yayınlarız olur biter:))siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-863590887693266432008-12-27T04:06:00.000-08:002008-12-28T04:04:55.674-08:00DİKİŞSİZ BOLERO - YELEK<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYWlmBwRCbQ0bWbvmD_YWsUTai_cvj0wBxLvYwfYFmOhDU489taIoxFB23tAMmUc9uFmWZ9B7d1NNqPl8Su1ixDK2OpAmF1k4gIbUFqVte_i0HQdFSr169cPcCZf_bNSgsYQi7vMwCRORE/s1600-h/bolero+yelek.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 320px; height: 309px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYWlmBwRCbQ0bWbvmD_YWsUTai_cvj0wBxLvYwfYFmOhDU489taIoxFB23tAMmUc9uFmWZ9B7d1NNqPl8Su1ixDK2OpAmF1k4gIbUFqVte_i0HQdFSr169cPcCZf_bNSgsYQi7vMwCRORE/s320/bolero+yelek.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5284459834134681042" border="0" /></a><br />Bu yelek yapımı biraz karışık gelebilir ama modelini bir kez çıkarmayı başarınca sizde benim gibi seri üretime geçmek isteyebilirsiniz. Aslında çok kolay ve giydirilince bebişinizin üstünde çook tatlı duruyor...<br />Hemen tarifini vereyim... 55 adet ilmekle başlıyorsunuz daha sonra ilk 5 sırayı haraşo örüyorsunuz. Daha sonra 5 ilmek ve son 5 ilmek haraşo, ortada kalan 45 ilmek düz örüyorsunuz. İstediğiniz yüksekliğe ulaşınca<br /><span style="font-style: italic;">(iki elininzi yan yana koyduğunuzda 6-9 ay bebişiniz için yeterli olacaktır)</span> yaka kısmına gelmiş oluyoruz. 5 haraşo 15 düz 15 haraşo 15 düz 5 haraşo şeklinde 5 sıra devam ediyoruz. Yaka kısmını ördükten sonra sıra ön kısmına yani kol kısmına geçmemiz gerekiyor. Bunun için 5 haraşo 10 düz 5 haraşo örüyoruz 15 ilmeği kesiyoruz artan ilmekleri bir ipe geçiriyoruz. Kalan ilmekler ipe geçirildikten sonra 5 haraşo 10 düz 5 haraşo şeklinde yine 4 sıra örüyoruz. 5. sırada toplamda 3 sıra haraşo örüyoruz. 3. sıradan itibaren modelimize geçiyoruz. yine 10 sıra düz ve 5 sıra haraşo örüyoruz ama modelin ilk 5 sırasındaki haraşoyu örmeden diğer şişe geçiyoruz. Böylece kavis yavaşa yavaş oluşmaya başlamış oluyor. Daha sonra kurdeleyi geçireceğimiz delikler almadan döndüğümüz için oluşmuş olacak. Kol kısmına baktığımızda Toplamda 7 haraşo örülmüş bölüm saymamız lazım. Sonrasında bu bölümü kesip bitiyriyoruz. Aynı işlemleri ipe geçirmiş olduğumuz ilmekler içinde yapıcaz.... Sayılara dikkat ederseniz sağ ve sol kolun ölçüleri birbirine denk gelecektir. Sonrasında oluşan boşluklara ve ön kısmına kurdele geçiriyoruz... Arzu eden düz kısımlarına minik boncuklarda işleyebilir. Bebişinizin koparmayacağından eminseniz...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-79067946928978136942008-12-27T01:32:00.000-08:002010-04-12T03:41:21.622-07:00ANNE OLUNCA ANLADIM<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR_qZYqeEGsJAqRYHh2S-WaD9e9YoZyA3P4lrzq7wuCnRWLfooNGXq3VEXJ9ebCBu0M_ImNY9lqF4gTalYxtmqFwjhzh7pZGBTEyF6Of41OYqtClHPZM7qZeUv5CI-Wy-nSMfCclRKoqC9/s1600-h/okyanusvebabasi.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 320px; height: 266px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR_qZYqeEGsJAqRYHh2S-WaD9e9YoZyA3P4lrzq7wuCnRWLfooNGXq3VEXJ9ebCBu0M_ImNY9lqF4gTalYxtmqFwjhzh7pZGBTEyF6Of41OYqtClHPZM7qZeUv5CI-Wy-nSMfCclRKoqC9/s320/okyanusvebabasi.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5284421927595885778" border="0" /></a><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><ol><li>Haftanın 7 günü, 24 saat çalışan, izin kullanmayan, mola vermeyen, gelen kişiyi her durumda içeriye alan, iyi insan - kötü insan ayırt etmeksizin çalışan bir "acil servis" olmakmış anne olmak...</li><li>Saatlerce kıvranarak ıkındıktan, sürekli <span style="font-style: italic;">"tamam şimdi öldüm galiba"</span> dedikten sonra, hemşire kolunuza giripte sizi kaldırdığında ve doğum masasına giderken, tarifi imkansız acılar içindeyken bile en samimi halinizle, doğum sırasında aksi birşey olursa önce bebeğinizi kurtaracaklarına dair söz almakmış anne olmak...</li><li>Bebeğinizi ilk gördüğünüzde nefes almayı unutmakmış anne olmak...</li><li>Onu ilk kucağınıza aldığınızda bir daha hiç birşeyin eskisi gibi olmayacağını anlamakmış anne olmak...</li><li>İlk doğum yaptığınızda sabahlardan akşamlara, akşamlardan sabahlara kadar durup durup<span style="font-style: italic;">"acaba nefes alıyor mu"</span> diye yoklamakmış anne olmak...</li><li>Bebeğinize her baktığınızda, kalbinizden milyonlarca kuşun kanat çıprtığını hissetmekmiş anne olmak...</li><li>Size ilk gülümsediğinde gizli gizli ağlamakmış anne olmak...</li><li>Lokmalar bebeğinizin ağzındayken doyduğunuzu hissedebilmekmiş anne olmak...</li><li>En derin uykulara dalmışken azıcık üstünü açsa kurulu gibi uyanıp, öpe öpe üşüyen yerlerini ısıtmakmış anne olmak...</li><li>Bir kaç saatliğinede olsa yanından ayrıldığınızda bebeğinizin acıktığını, gögüslerinizin sızlamasından anlamakmış anne olmak...</li><li>Kucağında bebeğiyle yürüyen her kadının, içinde bir yerlerde saklı bir panter yetiştirdiğini bilmekmiş anne olmak...</li><li>Ağızdan çıkan ilk <span style="font-style: italic;">"anne"</span> kelimesini duyabilmek için bütün bir ömür bekleyebilmekmiş anne olmak...</li><li>Bir tek gülücük karşılığında bütün bir ömrünü seve seve adamayı istemekmiş anne olmak.</li><li>Savaşlarda neden ilk önce kadınları vurduklarını anlamakmış anne olmak...</li><li>Bir çocuğun annesi olmak tüm dünya çocuklarının annesi olmak demekmiş...</li><li>Nerde evladı için ağlayan bir anne varsa, tüm kalbinle onun acısını yaşamakmış anne olmak... </li></ol>siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-42160752138382774852008-12-26T06:00:00.001-08:002008-12-26T06:17:39.090-08:00İNCE MEMED<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzAZ4XHp_QLOZyWJSH7yxRu_QsEcm4TD_dUc84yXXvi1i4bcR_uE76zU6Tf_RHZFydtonyr1AezNCSB3_SB6Neqg67mpCv8VgT3AVmt_ZT3yFPk7QQ7Gqc0PsG2L6MHkQl226OpkHqstOh/s1600-h/incememed+kapak.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 160px; height: 260px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzAZ4XHp_QLOZyWJSH7yxRu_QsEcm4TD_dUc84yXXvi1i4bcR_uE76zU6Tf_RHZFydtonyr1AezNCSB3_SB6Neqg67mpCv8VgT3AVmt_ZT3yFPk7QQ7Gqc0PsG2L6MHkQl226OpkHqstOh/s320/incememed+kapak.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5284098557548002130" border="0" /></a>İstanbul'da yaşadığım zaman zarfında denk geldikçe sahafları gezip bulmaya çalıştığım ve 4 cildinide farklı yayın evlerinden bulup, hamileliğim sırasında yattığım yerden bir çırpıda okuduğum Yaşar Kemal'in unutulmaz eseri İnce Memed'de ilk dikkatimi çeken şey 32 yıllık bir emeğin ürünü olduğuydu...<br />İnce Memed ile ilgili en güzel özet anlatım yine kitap kapağının arkasında yer alan cümle. <span style="font-weight: bold; font-style: italic;">"Mecbur bir adamın öyküsü"</span>...<br />O kadar içtenlikle tasvir edilmişti ki; okurken kendinizi o dağlara, bozkırlara bakarken ya da çeltik tarlalarının içinde yokluktan tükenirken ya da iz sürerken buluyorsunuz...<br />şimdi bile ne zaman bir dağa baksam sanki ince memed atıyla şahlanır...<br />okumak zorunda olduğumu bildiğim ve okuduğum için kendi kendime <span style="font-style: italic;">"aferim sana kendine verebileceğin en güzel hediyelerden birini verdin"</span> dediğim bu kitabı okumadıysanız mutlaka okumanızı tavsiye ederim...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5980926413348987059.post-12127747864136769662008-12-26T01:24:00.001-08:002008-12-26T02:52:23.701-08:00MURATHAN MUNGAN - KADINDAN KENTLER<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjps7mSapf7MC6xwOJZraBlyfsI0otGvknma29Zhl89nZnozMVw9QU1KjbXz8mrO0E9FztY-bpIj2IViYZCRI8-G56AfXFRfNhJ__jEGNzFIQ3yUdtD2zYYAG0Cgu6aWqPnpOGQ9w8VbrSZ/s1600-h/kadindan+kentler.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 264px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjps7mSapf7MC6xwOJZraBlyfsI0otGvknma29Zhl89nZnozMVw9QU1KjbXz8mrO0E9FztY-bpIj2IViYZCRI8-G56AfXFRfNhJ__jEGNzFIQ3yUdtD2zYYAG0Cgu6aWqPnpOGQ9w8VbrSZ/s320/kadindan+kentler.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5284031561201422450" border="0" /></a>Murathan hayatımın ilk şairi... ilk aşkı... ilk gözyaşım...<br />Bu adamın lirik bir ruhu olduğunu düşünüyorum ve istesede istemesede çoğumuzun kanayan yaralarına dokunmayı başarabildiğini... sanki hep aynı şeyleri anlatsada her defasında kendisini dinletmesini biliyor... ustalıkla kullandığı kelimelerinde en çok ve çoktanda fazla yalnızlık var... ama öyle bir yalnızlıklı birgün ansızın çoğalan, çoğaldıkça özgürleşen, özgürleştikçe okuyanın kimliğini bulmasını sağlayan bir yalnızlık... okurken illaki yazanın ruhunu görmek, ona dokunmak, hissetmek Murathan'la gerçekleştirebildğim bir sanal eylem.<br />Kadından Kentler okurken kime dokunmak istiyorsanız dokunabildiğiniz bir kitap... 16 farklı kentin 16 farklı kadını... hikayeden çok roman tadında yazılmış bu kitapta yine farkettiğim ve ilk günkü heyecanımı yitirmeden okuduğum bu kitabı yaratan adam kelimeler üzerinde ustalıklı olmasından, ilham yönünden zengin olmasından ziyade oyunlarında, şiirlerinde, romanlarında ya da hikayelerinde karakterleri üzerinde yoğunlaşıp dersini ne kadar iyi çalıştığını gösteriyor bizlere... çalışkan, naif, lirik, aşık, biraz kadın biraz erkek ama en çokta çocuk bulduğum insan...<br />Murathan Mungan... istanbul sokaklarında zaman zaman karşılaştığım ama bir türlü yanına gidip tanışamadığım, sanki yüzüne karşı bir cümle kursam gerçekliğini yitirecekmişim gibi hissttiğim bu insanla "Kadından Kentler" de yeniden kucaklaşabildiğim için çok mutlu oldum...siyahpusulahttp://www.blogger.com/profile/01570905647765941702noreply@blogger.com0